Ana içeriğe atla

BİR ANNE KURTARMA OPERASYONU: EVDE KUM OYUNU VE DIŞARIDA OYUN

Çocuklarla zaman hızlıca akıp gidiyor. Evin içindeki curcuna annenin kafasının içindeki curcunadan daha mı karmaşıktır acaba diye düşünüyorum? Sanırım annenin kafası daha karmaşık ve dağınık. 

Anne bir yandan "kahvaltıya ne yapsam, bugün hangi çorbayı yedirsem" diye düşünür, diğer yandan "bugün ne oynasak, şu hoşuna gider mi, bu faydalı olur mu" diye ölçüp tartar kafasında.


Sizi bilmem ama ben daha sabah kalkarken “bugün ne yapsak da günü kurtarsak” diye düşünürüm. Sadece günü kurtarmak değildir amacım; yaptığımız etkinliklerle tüm duyularına hitap etmek istiyorum. Kızımın her güne neşe ile başlamasını sağlayıp, aynı neşe ve her gün biraz  daha artan özgüven duygusuyla günün sonuna gelebilmektir amacım. Bebeklerin ve çocukların özgüvenini geliştimenin yolu tabi ki anne ile oyun oynamaktan geçiyor. Baba da etkilidir fakat 0-2 yaş döneminde anneler çocuklarının olmazsa olmaz oyun arkadaşıdırlar.

Biz anneler bazen çok yoruluruz. Öyle ki  çocuğumuzla iki dakika bile oynayacak takatimiz kalmaz. Ya da aklımız, fikrimiz darmadağınık odalarda, tezgahta bekleyen bulaşıkta, akşam yemeğinde olabilir. İşte tam da böyle bir zamanda "ne yapsam, ne versem de eline kendi kendine uslu uslu oynasa" diye düşünürken aklıma Oyuncu Anne geldi. Hemen Oyuncu Anne’nin bloguna girdim, Anne Kurtaran Oyunlar kategorisinde tam da kızıma uygun bir tarif buldum; "ev kumu" tarifi; 8 bardak una 1 bardak sıvı yağını katıyor ve kum kıvamına gelene kadar elinizle yoğuruyorsunuz. 


Ben kumu hazırladıktan sonra şöyle bir plastik kaba koydum ve bunda saklıyorum. "Sizinki neden bu kadar az oldu"derseniz, ben yarım ölçü yaptım. benim küçük kızıma (16 aylık)  kafi geldi. Daha büyük yaş grupları için tam ölçü tavsiye ederim. 



Kumumuzu bir leğene boşaltıp kızımın önüne koydum, yanına da plastik bir iki kap, pet bardak, farklı türden bir iki kaşık. Önce ona nasıl oynaması gerektiği konusunda model oldum; kumu kaşıkla bardağa doldurdum,sonra bardaktaki kumu başka leğene koydum, avuçlayarak doldurdum. daha sonra onu kumu ile baş başa bıraktım. Kızım yanı başımda kaptan kaba doldur boşalt yaparken ben de mutfaktaki işlerimi hallettim. 
16 aylık kızım ilk defa yarım saat boyunca kesintisiz ve de tek başına bir şey ile meşgul oldu.bu benim için gerçekten çok önemli : )  
Bu oyun bize ne kazandırdı?  
Doldur boşalt yaparak el göz koordinasyonu sağlama becerisini geliştirdi, kaşığı tutabilme hususunda olumlu bir aşama kaydetti ve parmaklarını kullanarak ince kas motor gelişimini destekledi.  Bazen de kumu avuçlayarak oyununa devam etti, farklı bir yüzeyle daha tanışarak dokunsal algısını destekledi. 


Aslında bana göre annenin hayatını en çok kolaylaştıran, ona bir nebze de olsa dinlenme olanağı sağlayan oyunlar, dışarı oyunlarıdır. Kızım gibi küçük olan çocuklar burada da annelerini yormaya devam etse de yaş grubu büyüdükçe, kum, toprak, taş, su ile oyun  çocukları daha çok eğlendirmeye başlar. Bu sayede tek başlarına ya da arkadaşlarıyla oyun oynama süreleri uzar. Çocukları oynarken anneler de keyifle çaylarını yudumlarlar. 
1-2 yaş dönemi çocuklarının dikkat süreleri kısa olduğu için, anne-babalarıyla oynamaktan daha çok keyif aldıkları için onlarla oynamaya, gerekli yerlerde model olmaya devam etmeli, aksi takdirde  5-10 dakika sonra sıkılıp oyunu bırakacaklardır. Ve o taşları, toprağı ağızlarına götürme ihtimalleri yüksek olduğu için gözlerimiz her an üzerlerinde olmalıdır.  
Bahçede oyun oynamak için illa da bahçe oyuncaklarına ihtiyacınız yok. benim yaptığım gibi evde kullanmadığınız plastik kapları, kaşıkları, artık materyalleri kullanabilirsiniz. Hatta bu malzemeleri, çocuğunuzla beraber boyayıp, süsleyebilirsiniz. Bu tür malzemeleri boyamak için sulu boyadan ziyade, akrilik boya ile boyamanızı tavsiye ederim.  


"Çok yorgunum, enerjim bitti tükendi" diyen annelere her gün mutlaka dışarı çıkmalarını, çocuklarıyla dışarıda oynamalarını tavsiye ediyorum. Açık hava insanı gerçekten sakinleştiriyor, ayakta da olsanız, dinlendiriyor. "Kurtlar, böcekler var, aman mikrop kapar" diye çocuğunuzu ve kendinizi sakın topraktan mahrum bırakmayın. Biliyorsunuz ki  toprağa dokunmak vücuttaki menfi enerjiyi alır. 
Dışarıda yeterince oynayan çocuk, doğal olarak enerjisini atar ve yorulur. Eve gelince de güzel bir uyku çeker. Biz annelerin keyif faslı işte o zaman başlar: 
"Ne güzel de uyuyor" 








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEBEKLİ UMRECİLERE TAVSİYELER

Bu yazıyı yazmamdaki amaç, bebekle umreye gidecek olanları, tüm söylenenlere rağmen biraz cesaretlendirmek ve ne yapmaları gerektiği konusunda yardımcı olmaktır. Bana "Pişman mısın, bebekle çok zor olmuştur" diyorlar. Kişi, oralara gider de pişman olur mu hiç! Bence hayatın her döneminde, ne zaman imkan olursa hiç tereddüt etmeden gitmeli insan, Allah kolaylığını verir elbet. Hem "Şüphesiz, zorlukla beraber bir kolaylık vardır" ayetiyle müjdelemiyor mu bizi Rabbimiz? Güzel düşünelim ki güzel olsun, gönlümüzce olsun her şey. Aksi takdirde benim gibi söylenenlere kulak asıp vazgeçme aşamasına kadar gelebilirsiniz. Şükürler olsun ki böyle bir hatadan döndüm ve Rabbim bana, oraları görmeyi nasip etti. Gelelim umre yolculuğumuza: Umre için yola çıktığımızda kızımız 21 aylık idi ve aylardan şubat idi. Öncesinde ufak çaplı bir araştırma yaptım. Kızım için hazırlayacağım eşyaları listeledim. Fazla kıyafet götürmeye hiç gerek yok. Mekke'de çamaşırlar çok hızlı bir

ERKEN ÇOCUKLUKTA MASTÜRBASYON VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

"Mastürbasyon (kendi kendine doyum), 3-5 yaşlar arasında sık rastlanan bir davranıştır ve çocuğun kendi bedenini tanıma eyleminin bir parçasıdır." diyor Haluk Yavuzer   Çocuğu Tanımak ve Anlamak   adlı kitabında. Gerçekten de öyledir. Çocuklarınızı dikkatli izlediyseniz, cinsel organlarına önce tesadüfen dokunduğunu, onu fark ettikçe dokunma isteklerinin artığını görmüş olmalısınız. Bu aşamada 'çek elini oradan, ayıp, terbiyesiz' diyerek ellerine vurmadıysanız ve zorla bu davranıştan vazgeçirmeye çalışmadıysanız bir süre sonra oraya olan aşırı ilgisinin kendiliğinden kaybolduğunu görürsünüz.

GEBELİKTE 2'Lİ VE 3'LÜ TARAMA TESTİ

Gebelikte yapılan 2'li ve 3'lü tarama testleri, anne karnındaki bebekte görülebilecek kromozomal hastalıkların tespit edilmesi için yapılır. Bu hastalıkların başında da Down Sendromu gelir. Son zamanlarda özellikle de muhafazakar kesimlerde, bu testlere karşı aşırı ön yargıların bulunduğuna şahit oluyorum. Bunun sebebi ise; bu testlerden çıkabilecek olası olumsuz sonuçların kürtaja sebep olabileceğidir ve gerçeklik payı da vardır. Peki "bebeğim engelli olacaksa hiç doğmasın" diye düşünen bir anne, sağlıklı doğacak sandığı bebeği  engelli doğduğunda ne hissedecek? Büyük bir şok geçirme ve ardından bebeği reddetme ihtimali yüksek. Sonuç böyle olacaksa engelli bebeklerin, anne karnında yaşamına son verilmesi gerektiğini söylemiyorum ve böyle bir şeyi asla tasvip etmiyorum. Zira şer bildiklerimizde hayır, hayır bildiklerimizde şer vardır.