Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ÇAYLAK İLE FİLOZOF 1 - BEN BİR NEYİM? /ÖZKAN ÖZE

  İnsan ancak kendinde var olanı verebilir.  Hani biz diyoruz ya çocuklarımıza "aman evladım insanların değerini bil ,sev , saygılı ol" . Çocuk kendinde olmayanı diğerine nasıl versin? Kendine saygısı olan başkasına da saygı duyar; kendini değerli gören başkasını da sevebilir. Bir insanın kendi ile barışması, kendini değerli görmesi; kim olduğunu bilmesinden, kendini tanımasından geçer.  Ahlaki gelişimin temeli de "ben  algımızın nasıl olduğuna bağlıdır"  diye düşünüyorum.  Bu kitabı hem insanın kendini tanıması ve  anlamlandırması açısından hem de çocuklarda ahlaki gelişime katkı sağlayacak olmasından dolayı önemli görüyorum.  Çocukken böyle kitaplara denk gelmek isterdim. Yine de okumak için geç değil, kaç yaşında olursanız olun. Yayınevi kitabı 9 yaş üzeri olarak belirlemiş; çocuğunuzun okuma seviyesine, gelişim düzeyine göre yaş grubunun 11-12 yaş düzeyinde olabileceğini düşünmekle birlikte kitabın ortaokul, lise öğrencilerine de uygun olabileceği kanaatindeyim.
En son yayınlar

ÇOCUKLARDA İNATLAŞMA

  2 yaş civarı çocuk yavaş yavaş anneden kopmaya ve bağımsızlaşmaya başlar. “ ben yapacağım”, “hayır”, “istemiyorum” gibi ifadeleri sık duymaya başlarız. Çocuk artık bir benlik inşa etmeye başlamaktadır, keşfetmek, deneyimlemek ister. O yüzden 2 yaş sonrasından itibaren okul öncesi döneminde çocuğun inatlaşması doğaldır hatta sağlıklı bir süreçtir. Bu dönemde anne-babanın olur olmaz her şeye “hayır” demesi çatışmaları yanında getirir. Çocuğun güvenliği söz konusuysa çocuğa tabi ki   hayır denmelidir. Fakat ortada hayat memat meselesi diyeceğimiz bir durum yoksa çocuk biraz daha serbest bırakılıp keşfetmesine fırsat tanınmalıdır. Okul öncesi dönemi sonrasında çocuk inatlaşmaya devam ediyorsa, anne-babanın her dediğini hiç düşünmeden reddediyorsa, çocukla ilişkinizi ve bağınızı gözden geçirmeniz   gereklidir. Bu noktada bazı soruları kendinize sormanız ve düşünmeniz gerek: Çocuğunuzla ekrandan uzak, kaliteli vakit geçiriyor musunuz? Çocuğunuzun dünyasına karşı ne kadar ilgi

SORUMLULUK SAHİBİ ÇOCUKLAR

  Her şeyin en iyisini çocuklarımıza sunar, onlara güzel bir hayat yaşatmak için elimizden geleni yaparız. Çocuklarımız motive olsun diye bir taraftan da   onlara hayatın zorluklarından bahseder,     alın teri ve emek ile para kazanan insanları gösterip “bak, okumazsan bunlar gibi olursun, kafanı kullan” diye söyleriz. Sorumluluklarını yerine getiren çocuklar için sözlerimizi ve davranışlarımızı gözden geçirmeli, aşağıdaki hususlara dikkat etmeliyiz.  Çocuğa sürekli hayatın zorluklarından bahsetme: Çocuğa sürekli hayatın zorluklarından bahsetmek ona büyümenin acılı bir şey olduğunu öğretir. Ve bu çocuklar sorumluk almaktan kaçarlar. Çocuğu harekete geçirmek, motive etmek her türlü olumsuz cümlelerden vazgeç:   “ “Büyüdün artık sen, bırak tembelliği” , “yavrum odan var, bilgisayarın var, her şeyin var, neyin eksik, yapman gereken tek şey çalışmak onu da yapmıyorsun. Biz babanla akşama kadar senin için çalışıyoruz, yoruluyoruz. Eve geliyoruz, sen ne yapıyorsun, tembel tembel yatı

ÇOCUĞA SINIR KOYABİLMEK

  Her çocuğun sağlıklı gelişimi için sınırlara ihtiyacı vardır. Çocuğa sınır koymanın yolu doğru disiplinden geçer. Disiplin; ceza vermek, bağırmak, insani olmayan yolları kullanarak çocuğa bir işi yaptırmak değildir. Disiplin, ailede uyulacak kurallar bütününün çocuğa aktarılmasıdır. Bunu yaparken çocukla doğru iletişim kurulmalı ve kendimizi insani yollarla ifade edebilmeliyiz. Çocuğu disipline etmek için vakit ayırmak, emek vermek gerekir. Örneğin; kahvaltı sofrasında, akşam yemeklerinde neler konuşuyoruz? Akşam yatarken ne yapıyoruz? Akşam yatmadan önce çocuğumuzla 10 dakika da olsa gün içinde olanları konuşmak, sakin, dingin bir şekilde sohbet edebilmek gerek.   Disiplinin olmazsa olmaz iki öğesi aşılama* ve budama*dır. Aşılama nasıl olur?  Onlara değerlerimizi anlatacağız, aşılayacağız. Örneğin; çevreyi rahatsız ettiğinde “amca kızar, teyze bizi buradan kovar” gibi sözler yanlıştır. Bu telkini duyan çocuk “diğer insanlar olmasa ben her istediğimi yapardım. Onlar yüzün

HİÇ BİRŞEY YAPMAMA GÜNÜ/ AYLAK KİTAP

 Çocuk, annesiyle birlikte her zaman gittikleri bir kır evine gidiyor. Başlarda her şey çocuğun gözüne her zamanki gibi  görünüyor. Yağmur aynı, orman aynı. Aynı kasvetli hava ve aynı ruh hali, çizimlerden öyle anlıyorum.  Her şey çocuğun dışarıya çıkıp, tableti suya düşürmesiyle başlıyor. Önce afallıyor çocuk. Tableti olmadan ne yapabilirdi ki şimdi! İşte tam da bunu düşünürken her şey bambaşka görünmeye başlıyor gözüne. Salyangozlar, mantarlar, çamur, tohumlar, tanecikler, toprak, hepsini hissediyor. Güneş ve yağmur, yağmur sonrası gökkuşağını fark edişi. İçi kıpır kıpır oluyor. Başlıyor sergüzeşt (bu kelimeyi kullanmayı seviyorum, tam yeri :). Ve eve dönüyor. Evde annesi var. O da bıraktığı gibi değil sanki, annesi de  diğer gördüğü canlılar gibi bambaşka görünmeye başlıyor gözüne. Sonra annesiyle göz göze ve diz dize sıcak çikolatalarını içiyorlar ve kitap sona eriyor.  İçinizi ısıtacak, sıcacık hikayesiyle severek okuduğum ve çocuklarıma okuduğum bu değerli kitabı tavsiye ederim.

Çocuk Kitaplarının Yol Göstericiliğinden Faydalanmak

  Birçok anne-baba pedagojiye, çocuk eğitimi ve gelişimine dair kitap okuyamadıklarını hatta hiç kitap okuyamadıklarını söylüyor.  Kimisi vakit bulamadığından, kimisi ise odaklanamadığından. Evlerimizde muhakkak çocuklarımıza okuduğumuz resimli çocuk kitapları vardır.  Bazen uyku zamanlarında, bazen gün ortasında hoşça vakit geçirmek için okuduğumuz kitaplar; bu kitaplar bize rehber olabilir. Çocuk kitaplarının yol göstericiliğinden faydalanmak gerekir.   Örneğin bir kitap okuyacağız çocuğumuza.Önce biz okuyalım. "Orada hangi konu işleniyor? Meseleler nasıl çözülüyor ? Anne baba nasıl davranıyor, çocuğun tepkilerine nasıl karşılık veriyor? " Elimizdeki her bir çocuk kitabından bu şekilde mesaj almaya çalışalım. Kitaptaki konu her ne ise onun üzerine düşünebiliriz ve davranışlarımızı gözden geçirebiliriz.  Bu şekilde bilinçli olarak bir çocuk kitabı okuduğumuzda bile davranışlarımıza etkisini muhakkak görürüz. Tabii ki Gönül ister ki herkes Her anne baba pedagojiye,  çocuk gel

Hz. Mevlana ile Aile Terapisi- Nevzat Tarhan

  Toplum olarak, zaman zaman belli konularda yakın körlüğü yaşadığımızı düşünüyorum. Aile meselesi de bunlardan biri. Yanı başımızdaki cevherleri, çareleri göremiyoruz.  Hz Mevlana da o yanı başımızdaki cevherlerden.  Ben bu kitabı okuyana kadar Hz Mevlana'dan aile konusunda öğrenecek bir şeylerim olduğunu bilmiyordum .  Kitapta Hz. Mevlana ile ilgili hikayeler ve Mesnevi'den hikayeler bulunmakta. Yazar bu hikayeleri irdelemiş, bunlardan belli başlı dersler çıkarıp bizim bilgilerimize sunmuş. Bize düşen okumak ve üzerinde düşünmek. Ben kendi adıma bu hikayelerin hayatımdaki karşılığını buldum.  İyi okumalar.  Künye:  Yazar: Prof. Dr.  Nevzat Tarhan  Kitabın Adı: Hz. Mevlana ile Aile Terapisi Yayınevi: Timaş Yayınları Sayfa sayısı: 320