Ana içeriğe atla

Öfke Elmaları

 


Kadın eve geldi. Mutfağa geçti. İlk olarak masanın üzerindeki 'öfke elmaları' gözüne çarptı. Terapisti önermişti bunu, "İçinde öfke hissettiğinde bu elmalardan ısırarak ye,  ısırdığını hisset, tadına vara vara ye" demişti. 

Her zamanki gibi stresli bir gün geçirmişti. Öfkesi ne zaman patlak verecek bilmediğinden şu kararı verdi, o an. Eve her geldiğinde  ilk işi bu elmalardan bir tane yemek. Ama öyle aceleyle değil, hissederek, tadına vara vara,  yavaş yavaş yemek. Elmasını yerken kızı girdi mutfağa , bakmadı bile annesinin yüzüne, annesi umrunda değilmiş gibi yapıyordu. 

15 yaşındaydı Selma, annesinin ilk göz ağrısı, ama tabi kız bu tabiri pek duymamıştı annesinden. Annesi genellikle Selma uykuya daldıktan sonra onun yanına gelir , saçlarını okşar , 'ilk göz ağrım' derdi. Selma bu sözü tanımıyordu. Onun hatırladığı cümle, sürekli kulaklarında yankılanıp duran o cümle 'Lanet olsun seni doğurduğum güne!' Selma bu cümleyi her hatırladığında  kalbine bir sızı yayılıyordu, tarif edilmez bir acı duyuyordu kalbinde. Artık onu kimse inandıramazdı değerli bir insan  olduğuna. Annesinin pişmanlığı idi. Suçluydu! Mahvetmişti annesinin hayatını! Yetersizdi! Annesinin istediği gibi bir kız olamamıştı, babasının övünç kaynağı değildi. Ne kadar kötüydü Selma, kalbi kararmıştı daha 15 yaşında!! 

Son seyansta terapist demişti ki kadına ' Şu hayatta çocuğunu savunmasız bırakmak istersen ona değersizlik duygusunu ver. ' Kızıyla göz göze geldi o an kadın, içi acıdı, gözleri doldu. Ayağa kalktı. Kızının gözlerinin içine bakarak ' Özür dilerim.' dedi. O savunmasız kız çocuğu bıraktı kendini annesinin kollarına. Öylece kaldılar, sakince. Sessizce ağlaştılar. Derken içeriye erkek girdi, Selma'nın babası. Onları öylece görünce şaşırdı. 'Daha dün...' dedi kendi kendine. O da her zaman yaptığı gibi, hiç bir şey yapmadı ve kenarda durdu, bekledi . Bekledi , bekledi. Sonra sıkıldı. 'Ne yemek var?' diye soracak oldu, ama sustu. Şimdi susma vaktiydi. Sustu ve kenarda seyretti karısıyla, kızını. İçi acıya acıya seyretti. Ortalık yatıştıktan sonra sordu karısına 'Önümüzdeki seyans ne zaman?'...


Tuğba Kadiroğlu


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEBEKLİ UMRECİLERE TAVSİYELER

Bu yazıyı yazmamdaki amaç, bebekle umreye gidecek olanları, tüm söylenenlere rağmen biraz cesaretlendirmek ve ne yapmaları gerektiği konusunda yardımcı olmaktır. Bana "Pişman mısın, bebekle çok zor olmuştur" diyorlar. Kişi, oralara gider de pişman olur mu hiç! Bence hayatın her döneminde, ne zaman imkan olursa hiç tereddüt etmeden gitmeli insan, Allah kolaylığını verir elbet. Hem "Şüphesiz, zorlukla beraber bir kolaylık vardır" ayetiyle müjdelemiyor mu bizi Rabbimiz? Güzel düşünelim ki güzel olsun, gönlümüzce olsun her şey. Aksi takdirde benim gibi söylenenlere kulak asıp vazgeçme aşamasına kadar gelebilirsiniz. Şükürler olsun ki böyle bir hatadan döndüm ve Rabbim bana, oraları görmeyi nasip etti. Gelelim umre yolculuğumuza: Umre için yola çıktığımızda kızımız 21 aylık idi ve aylardan şubat idi. Öncesinde ufak çaplı bir araştırma yaptım. Kızım için hazırlayacağım eşyaları listeledim. Fazla kıyafet götürmeye hiç gerek yok. Mekke'de çamaşırlar çok hızlı bir...

ERKEN ÇOCUKLUKTA MASTÜRBASYON VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

"Mastürbasyon (kendi kendine doyum), 3-5 yaşlar arasında sık rastlanan bir davranıştır ve çocuğun kendi bedenini tanıma eyleminin bir parçasıdır." diyor Haluk Yavuzer   Çocuğu Tanımak ve Anlamak   adlı kitabında. Gerçekten de öyledir. Çocuklarınızı dikkatli izlediyseniz, cinsel organlarına önce tesadüfen dokunduğunu, onu fark ettikçe dokunma isteklerinin artığını görmüş olmalısınız. Bu aşamada 'çek elini oradan, ayıp, terbiyesiz' diyerek ellerine vurmadıysanız ve zorla bu davranıştan vazgeçirmeye çalışmadıysanız bir süre sonra oraya olan aşırı ilgisinin kendiliğinden kaybolduğunu görürsünüz.

ÇAYLAK İLE FİLOZOF 1 - BEN BİR NEYİM? /ÖZKAN ÖZE

  İnsan ancak kendinde var olanı verebilir.  Hani biz diyoruz ya çocuklarımıza "aman evladım insanların değerini bil ,sev , saygılı ol" . Çocuk kendinde olmayanı diğerine nasıl versin? Kendine saygısı olan başkasına da saygı duyar; kendini değerli gören başkasını da sevebilir. Bir insanın kendi ile barışması, kendini değerli görmesi; kim olduğunu bilmesinden, kendini tanımasından geçer.  Ahlaki gelişimin temeli de "ben  algımızın nasıl olduğuna bağlıdır"  diye düşünüyorum.  Bu kitabı hem insanın kendini tanıması ve  anlamlandırması açısından hem de çocuklarda ahlaki gelişime katkı sağlayacak olmasından dolayı önemli görüyorum.  Çocukken böyle kitaplara denk gelmek isterdim. Yine de okumak için geç değil, kaç yaşında olursanız olun. Yayınevi kitabı 9 yaş üzeri olarak belirlemiş; çocuğunuzun okuma seviyesine, gelişim düzeyine göre yaş grubunun 11-12 yaş düzeyinde olabileceğini düşünmekle birlikte kitabın ortaokul, lise öğrencilerine de uygun olabile...