Ana içeriğe atla

Hızlandırılmış Videolar Üzerine Birkaç Cümle/ Bırak ve Rahatla

 Şimdilerde birçok uzman yeni neslin hızlandırılmış video, film-dizi seyretmesi üzerine konuşuyor. Ben de acaba nasıl bir şey bu diye diyerek deneyimlemek istedim.  Fakat sonuna dahi gelemedim çünkü beynim allak bullak olmuştu. Belki de faydası vardır diye düşündüm başta. Öyle ya bugüne kadar hep böyle görmedik mi?  Annelerimizi hızlı hızlı mutfakta bir şeyler hazırlamaya çalışırken, telaşla evleri toplarken, telaşlı telaşlı misafir ağırlarken; babalarımızı hızlı hızlı yemek yerken, bir an önce yemeğimi yiyeyim de maçımın başına geçeyim derken, bir an önce bitir şu ödevini derken, yanlış yaptığımızda hızlı hızlı defterimizin yırtarcasına yanlışımızı silerken, öğretmenlerimizi okullarda hızlı okuma yarışması yaptırırken, çocuklar “sizler  bir yarışmadasınız, milyonlarca rakibiniz var,  bir soruya en fazla 1 dakika ayırmak zorundasınız , hızlı olmak zorundasınız” derken duyduk hep.  Evet biliyorum şimdi herkes geçerli sebeplerimiz vardı ama diyecek. İşte şimdi gençler de böyle diyor. Ama çok işimiz var hızlı olmak zorundayız, yetiştirmek zorundayız, bunca ödev bunca soru bunca sınav bunca kitap bunca dizi bunca film nasıl yetişecek! 

Ben de diyorum ki bu gençler kendi kendine bu hale gelmedi. 

Ama şimdi kendimize suçlama vakti değil silkinip toparlanma vakti. 

Kaybettiğimiz sakinliğimizi,  dinginliğimizi, yavaşlığımızı geri alma vakti. Kendimizi onarma vakti. 



 Peki ama nasıl?  İşte bu noktada Uzman Pedagog Adem Güneş'in Bırak ve Rahatla kitabından bahsetmek isterim. Bir bireyin, bir annenin İlk yapması gereken şey ne diye sorsanız, kendisini onarması derim. Bu kitap adım adım kendimizi nasıl onaracağımızdan bahsetmekte.  Kazanım büyük. Kazanım çok büyük. Benliğimize dair kaybettiğimiz ne varsa artık  geri alma vakti. İyi okumalar...

Tuğba Kadiroğlu 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEBEKLİ UMRECİLERE TAVSİYELER

Bu yazıyı yazmamdaki amaç, bebekle umreye gidecek olanları, tüm söylenenlere rağmen biraz cesaretlendirmek ve ne yapmaları gerektiği konusunda yardımcı olmaktır. Bana "Pişman mısın, bebekle çok zor olmuştur" diyorlar. Kişi, oralara gider de pişman olur mu hiç! Bence hayatın her döneminde, ne zaman imkan olursa hiç tereddüt etmeden gitmeli insan, Allah kolaylığını verir elbet. Hem "Şüphesiz, zorlukla beraber bir kolaylık vardır" ayetiyle müjdelemiyor mu bizi Rabbimiz? Güzel düşünelim ki güzel olsun, gönlümüzce olsun her şey. Aksi takdirde benim gibi söylenenlere kulak asıp vazgeçme aşamasına kadar gelebilirsiniz. Şükürler olsun ki böyle bir hatadan döndüm ve Rabbim bana, oraları görmeyi nasip etti. Gelelim umre yolculuğumuza: Umre için yola çıktığımızda kızımız 21 aylık idi ve aylardan şubat idi. Öncesinde ufak çaplı bir araştırma yaptım. Kızım için hazırlayacağım eşyaları listeledim. Fazla kıyafet götürmeye hiç gerek yok. Mekke'de çamaşırlar çok hızlı bir

ERKEN ÇOCUKLUKTA MASTÜRBASYON VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

"Mastürbasyon (kendi kendine doyum), 3-5 yaşlar arasında sık rastlanan bir davranıştır ve çocuğun kendi bedenini tanıma eyleminin bir parçasıdır." diyor Haluk Yavuzer   Çocuğu Tanımak ve Anlamak   adlı kitabında. Gerçekten de öyledir. Çocuklarınızı dikkatli izlediyseniz, cinsel organlarına önce tesadüfen dokunduğunu, onu fark ettikçe dokunma isteklerinin artığını görmüş olmalısınız. Bu aşamada 'çek elini oradan, ayıp, terbiyesiz' diyerek ellerine vurmadıysanız ve zorla bu davranıştan vazgeçirmeye çalışmadıysanız bir süre sonra oraya olan aşırı ilgisinin kendiliğinden kaybolduğunu görürsünüz.

GEBELİKTE 2'Lİ VE 3'LÜ TARAMA TESTİ

Gebelikte yapılan 2'li ve 3'lü tarama testleri, anne karnındaki bebekte görülebilecek kromozomal hastalıkların tespit edilmesi için yapılır. Bu hastalıkların başında da Down Sendromu gelir. Son zamanlarda özellikle de muhafazakar kesimlerde, bu testlere karşı aşırı ön yargıların bulunduğuna şahit oluyorum. Bunun sebebi ise; bu testlerden çıkabilecek olası olumsuz sonuçların kürtaja sebep olabileceğidir ve gerçeklik payı da vardır. Peki "bebeğim engelli olacaksa hiç doğmasın" diye düşünen bir anne, sağlıklı doğacak sandığı bebeği  engelli doğduğunda ne hissedecek? Büyük bir şok geçirme ve ardından bebeği reddetme ihtimali yüksek. Sonuç böyle olacaksa engelli bebeklerin, anne karnında yaşamına son verilmesi gerektiğini söylemiyorum ve böyle bir şeyi asla tasvip etmiyorum. Zira şer bildiklerimizde hayır, hayır bildiklerimizde şer vardır.