Ana içeriğe atla

KALİTELİ AİLE YAŞAMI


 Kadın ve erkek evlenir. Toz pembe hayalleri vardır ; sorunsuz,  pürüzsüz bir evlilik, sonra yuvaya neşe katacak bir çocuk. İşte filmin koptuğu yer. Ortada ne kadın kaldı ne erkek. Anne , baba ve çocuk. Artık bütün sohbetler çocuk üzerinden yapılmaya başlar. Çocuğun yediği, içtiği, giydiği, gezdiği, ödevleri, arkadaşları, doğum günü partisi, hastalığı vesaire. Yani artık hep çocuk konuşulur olur evlerde. Kadın ve erkek birbirine yabancılaşmaya başlar. Oysa ki çocuğun pedagojik ihtiyacıdır anne babasını mutlu, yan yana, birbirlerine karşı hala heyecan duyduklarını görmek. 

Uzman Pedagog Dr. Adem GüneşPedagoji Okulu 87. bölümünde kaliteli aile yaşamı için    7 + 3 formülünden bahsetmekte. Yapılması gereken 7 madde ve yapılmaması gereken 3 madde. Bu maddeleri gözden geçirerek evliliğimizi aileye dönüştürebiliriz. 

Evlilikte yapılması gerekenler: 

1- Eşle selamlaşma 

Sabah uyandığımızda önce yanındaki eşine bakıp günaydın demek,  tensel temas.  Ardından yapacağımız işlere geçmek. Gün içinde haberleşmek. Seni seviyorum mesajı atmak, öylesine aramak,  sesini duymak istedim demek. 

2- Açık iletişim

Açık iletişim evliliklerin aileye dönüşmesi için önemli bir şartı.  Konuşurken kendimizi  ben dili ile ifade etmeliyiz. Karşı tarafta diğer eşi küçümsemeden, onunla dalga geçmeden olduğu gibi onu kabul etmelidir. 

Örneğin erkek eve geldiğinde 'ev neden bu kadar dağınık' der, kadın da ' bugün kendimi pek iyi hissetmedim o yüzden hiçbir şey yapamadım' dediğinde karşı taraf bunu makul bir şekilde karşılıyorsa açık iletişim gerçekleştirmiştir. Fakat karşı taraf bunu psikolojik, duygusal ya da fiziksel şiddetle karşılıyorsa açık iletişim gerçekleşmemiş demektir. 

3- Eşlerin birlikte yatağa girmesi. 

Eşlerin birbirleri ile tensel temasa geçerek  uykuya dalması onarılmaya yardımcıdır.  Uyumsuz evlilikler tensel teması reddediş  ile  başlamaktadır. O yüzden bu nokta önemlidir. 

4- Hediye almak

Kadın veya erkek fark etmeksizin her özel günü kendilerine bir vesile kılıp ufak da olsa bir birilerine hediye alabilmelidir. Bunu yaparken karşı tarafta beklenti oluşturmamak  önemlidir. 

5- Birlikte vakit geçirmek

Sadece karı-koca olarak  yarım saat de olsa çay içmek, belki spor yapmak, belki de hiçbir şey yapmadan sadece oturmak iyi gelir. 

6- Aile toplantıları

Özellikle evde 7 yaşından büyük bir çocuğumuz varsa o evde muhakkak düzenli olarak aile toplantıları yapılmalıdır. Aile toplantısı çocuklara kuralların belirlendiği yer değildir. Demokratik bir şekilde duyguların düşüncelerin paylaşıldığı, için döküldüğü yerdir, yeri gelir kurallarda konuşulur. Aile toplantılarının bir başka faydası da çocuğa aidiyet duygusunu  kazandırmasıdır. 

7- Eşinize kendisine iyi hissettirmek üzere kişilik geliştirmek

Eşimizin yorgun olduğunu ya da incinmiş olduğuna hissettiğimizde, onun yanına oturmak, elini tutmak belki ona bir kahve yapmak onunla empati kurmak gerekir. 

Özetle evliliğinizi aileye dönüştürebilmek için emek vermeniz gerekir. 

Evlilikte yapılmaması gerekenler: 

1- Küsmek

Evlilikleri en çok zarara uğratan davranıştır küsmek. Eşimize  küsmeyeceğiz. İçimizde oluşan o direnci kırıp,  kendinizi açık bir şekilde ifade ederek iletişimi sürdürmek gerekir. 

2- Çocuk yüzünden eşimizi eleştirmek

Belki eşimiz çocuğa yanlış davranmış olabilir. Çocuğun yanında eşimizi eleştirmememiz gerekir. Bu konuyu ayrı bir yerde konuşabiliriz. Ayrıca kendisi yüzünden kavga eden anne babanın yanında yetişmek çocuğa hiç iyi gelmez

3- Eşimizi kendisini savunacak hale getirmek

Eşimizi  sürekli sorgulamak ona hesap sormak kendisini savunmak zorunda bırakmak yanlış bir davranıştır. ‘Kim bilir nerelerdeydin bu saate kadar' demek yerine, 'seni merak ettim, belki bir alo deseydin içim rahatlardı’ demek daha doğrudur. 

Bir sorun oluştuğunda açık iletişim ve ben dilini kullanmak daha az yorar insanı. 

Not: Bu yazı YouTube kanalı Pedagoji okulu 87. Bölümün özeti niteliğindedir. Eğer ilgili bölümünde dinlerseniz daha faydalı olacağını umuyorum. 

Çocuk Gelisimcisi

Tuğba Kadiroğlu






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEBEKLİ UMRECİLERE TAVSİYELER

Bu yazıyı yazmamdaki amaç, bebekle umreye gidecek olanları, tüm söylenenlere rağmen biraz cesaretlendirmek ve ne yapmaları gerektiği konusunda yardımcı olmaktır. Bana "Pişman mısın, bebekle çok zor olmuştur" diyorlar. Kişi, oralara gider de pişman olur mu hiç! Bence hayatın her döneminde, ne zaman imkan olursa hiç tereddüt etmeden gitmeli insan, Allah kolaylığını verir elbet. Hem "Şüphesiz, zorlukla beraber bir kolaylık vardır" ayetiyle müjdelemiyor mu bizi Rabbimiz? Güzel düşünelim ki güzel olsun, gönlümüzce olsun her şey. Aksi takdirde benim gibi söylenenlere kulak asıp vazgeçme aşamasına kadar gelebilirsiniz. Şükürler olsun ki böyle bir hatadan döndüm ve Rabbim bana, oraları görmeyi nasip etti. Gelelim umre yolculuğumuza: Umre için yola çıktığımızda kızımız 21 aylık idi ve aylardan şubat idi. Öncesinde ufak çaplı bir araştırma yaptım. Kızım için hazırlayacağım eşyaları listeledim. Fazla kıyafet götürmeye hiç gerek yok. Mekke'de çamaşırlar çok hızlı bir

ERKEN ÇOCUKLUKTA MASTÜRBASYON VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

"Mastürbasyon (kendi kendine doyum), 3-5 yaşlar arasında sık rastlanan bir davranıştır ve çocuğun kendi bedenini tanıma eyleminin bir parçasıdır." diyor Haluk Yavuzer   Çocuğu Tanımak ve Anlamak   adlı kitabında. Gerçekten de öyledir. Çocuklarınızı dikkatli izlediyseniz, cinsel organlarına önce tesadüfen dokunduğunu, onu fark ettikçe dokunma isteklerinin artığını görmüş olmalısınız. Bu aşamada 'çek elini oradan, ayıp, terbiyesiz' diyerek ellerine vurmadıysanız ve zorla bu davranıştan vazgeçirmeye çalışmadıysanız bir süre sonra oraya olan aşırı ilgisinin kendiliğinden kaybolduğunu görürsünüz.

GEBELİKTE 2'Lİ VE 3'LÜ TARAMA TESTİ

Gebelikte yapılan 2'li ve 3'lü tarama testleri, anne karnındaki bebekte görülebilecek kromozomal hastalıkların tespit edilmesi için yapılır. Bu hastalıkların başında da Down Sendromu gelir. Son zamanlarda özellikle de muhafazakar kesimlerde, bu testlere karşı aşırı ön yargıların bulunduğuna şahit oluyorum. Bunun sebebi ise; bu testlerden çıkabilecek olası olumsuz sonuçların kürtaja sebep olabileceğidir ve gerçeklik payı da vardır. Peki "bebeğim engelli olacaksa hiç doğmasın" diye düşünen bir anne, sağlıklı doğacak sandığı bebeği  engelli doğduğunda ne hissedecek? Büyük bir şok geçirme ve ardından bebeği reddetme ihtimali yüksek. Sonuç böyle olacaksa engelli bebeklerin, anne karnında yaşamına son verilmesi gerektiğini söylemiyorum ve böyle bir şeyi asla tasvip etmiyorum. Zira şer bildiklerimizde hayır, hayır bildiklerimizde şer vardır.